6 Ekim 2010 Çarşamba

Ümmet-i Muhammedin hâli

Hak teâlâ, Cibril aleyhisselâma;
- Yâ Cebrâil, ümmet-i Muhammedin hâli nicedir? Git Mâlik’ten öğren! diye emreder.

Cebrâil aleyhisselâm gidip sorar.

Hazret-i Malik cevaben; Ümmet-i Muhammedin hâli çok çetin ve pek fenâdır!   der.

Ve Cehennem perdesini aralar. Azâp çeken mü’minler, Cebrâil aleyhisselâmın güzelliğini görünce, kendisine hayran olup, Mâlik’e;

- Ey Mâlik! Bu güzel zat kimdir?  diye seslenirler.

Hazret-i Mâlik cevaben; 
- O zat Cebrâil’dir ki, hazreti Muhammede vahiy getirmiştir,   der.

Onlar, “Muhammed” ismini işitince;

- Ey Cebrâil! Efendimize bizden selâm ilet ve şu fecî hâlimizi Ona bildir!  diye yalvarırlar.

Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” durumu öğrenince, çok üzülür ve Arş-ı âlâya varıp uzun bir secdeye kapanır.

Rabbimiz buyurur ki: - Ey Habîbim! Secdeden kalk ve iste!

Efendimiz aleyhisselâm; - Yâ rabbî! Tek dileğim, şu günahkâr ümmetimin ateşten kurtulmasıdır, diye arzeder.

O zaman Hak celle ve alâ hazreteleri;
- Ey Resûlüm! Git onları ateşten çıkar!  buyurur.

O Server Cehennemin önüne gelir. Mâlik Onu görünce ayağa kalkıp Cehennemin perdesini aralar. Günahkâr mü’minler, Efendimizi görür görmez, feryâd figan edip;

- Yâ Resûlallah! Hâlimiz pek fenâdır. Ne olur yetiş bizi bu ateşten kurtar!  diye çağrışırlar.

Efendimiz aleyhisselâm hemen hepsini çıkarır Cehennemden.

Kâfirler bu çıkanları görünce;
- Âh! Keşke biz de ehl-i îmân olsaydık da, bu ateşten biz de kurtulsaydık, diye çok hayıflanırlar.

Ama heyhât! Onlar küfürleri sebebiyle sonsuz kalırlar Cehennem ateşinde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder