6 Kasım 2010 Cumartesi

Yaralı Yeri Yıkamak


Sual: S. Ebediyye’de, (Bir yara iyi olduktan sonra, üzerindeki ilaca, merheme, sargıya mesh etmek caiz olmaz, bunları çıkarıp, altını yıkamak lazımdır. Eğer bunları kaldırmakta harac olursa, diğer üç mezhepten biri taklit edilir. Çünkü bunlar, kendiliğinden hâsıl olmamıştır, ortada bir zaruret de yoktur. Diğer üç mezhepte de harac varsa, altlarını yıkamak sakıt olur) deniyor.
İyi olan yaranın altını yıkamak niye harac oluyor? Hanefî'de olduğu gibi, diğer üç mezhepte de, iyi olmuş yaranın altını yıkamak lazım değil midir?
CEVAP
Dört mezhepte de, iyi olmuş yaranın altını yıkamak lazımdır. Yukarıda anlatılmak istenen şey şudur:
(İyi olmuş yara üstündeki sargıyı çıkarmakta, bir harac varsa, sargıyı çıkarmadan, üstünü mesh etmek, üç mezhepten hangisinde caizse, o mezhep taklid edilir. Eğer üç mezhepte de harac varsa, o sargının altını yıkamak gerekmez.)
Şöyle bir örnek verelim:
Diş çürüğü, tedavi edilip, üzerine dolgu yapılırsa, gusülde bunu çıkarmakta harac vardır. Diğer üç mezhebin ikisinde, ağzın içini yıkamak farz olmadığı için, bu iki mezhepten birisi taklit edilir. Eğer bu iki mezhepte de, ağzın içini yıkamak farz olsaydı, o zaman dört mezhepte de, dolguyu çıkarmakta harac olacağı için, dolgunun altını yıkamak sakıt olurdu, yani yıkamak gerekmezdi. Ama diğer iki mezhepte çıkış yolu olduğu için, zaruret olmuyor. Eğer hiçbir mezhepte çıkış yolu olmasaydı, işte o zaman zaruret olurdu. Bu inceliği bilmeyenler, (Diş dolgusu zarurettir) diyerek Hanefî Müslümanları cünüp gezdiriyorlar. Ortada bir çıkış yolu varken, zaruret demek ne kadar yanlıştır. Zaruret, başka çare bulamamak demektir. Hâlbuki burada bir çare, bir çıkış yolu vardır. Bu çareyi yok sanmak, ya taassup veya cehalettir. Bu cehalet, (Mezheplerin farklı hükümleri rahmettir) mealindeki hadis-i şerifi anlayamamaktan kaynaklanıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder