30 Ocak 2011 Pazar

Râbıta ile ilerleme


Sual: Râbıta nedir?
CEVAP
Râbıta, irtibat kurmak, hatırlamak, düşünmek demektir. Ne şekilde olursa olsun, büyük zatları hatırlamak râbıta olur.
Eski tasavvuf büyüklerinin bildirdikleri şekilde yapmak, günümüzün şartlarından dolayı zordur. Râbıtanın birkaç yolu vardır:
1- Ehl-i sünnet âlimlerini sevmek, onların yolunda olmak, onların bildirdiği gibi yaşamak, her adımında, acaba bu yaptığımız onların rızalarına uygun mu diye düşünmek rabıta olur. İki âyet-i kerime meali:
(Hep sadıklarla birlikte bulunun!) [Tevbe 121]
(Rablerini isteyenlerle beraber olmaya çalış!) [Enam 52]
Bu iki âyet-i kerime, büyüklerle râbıtayı bildiriyor. Bu râbıtayı yapmak, (Allahü teâlânın sevdiklerini hatırlamak, rahmet etmesine sebep olur) hadis-i şerifine uymaktır.
2- Sevdiği büyük zatın kitaplarını okumak, râbıtadır. O büyükler, (Bizi arayan, kitaplarımızın satırlarının arasında bulur)buyurmuştur. Kitaplarını severek okuyan, sohbetinde bulunmuş gibi onlardan istifade eder, çünkü (Mükâtebe, nıfs-ı mükâleme)yani (Büyük bir zatın kitabını okumak, onun sohbetinde bulunmanın yarısıdır) buyurulmuştur.
3- Büyük zatın çocuklarıyla veya talebeleriyle birlikte olmak da râbıta olur, çünkü onlarla birlikteyken elbette hocaları hatırlanır. Hocalarından bahsetmek rabıta olur. Rahmete kavuşulur. Peygamber efendimiz, (İnde zikrissâlihîn tenzîl-ür-rahme) yani (Sâlihlerin isminin anıldığı yere rahmet yağar) buyurmuştur.
4- Böyle büyük zatın kabrine gitmek de râbıta olur. Kabre gidince o zatı kabrin içinde düşünmemeli. Ruhunun Arşta olduğuna inanmalı. Kabirde, o büyük zatı düşününce, ruhu orada hazır olur. Böylece rabıtaya geçilmiş olur. Edeple düşünüp, huzurunda saygıyla durunca, ruhu orada hazır olacağı için manevi istifade başlar. Alaüddin-i Attar hazretleri buyurdu ki:
Büyüklerin kabirlerini ziyaret edene, onları anladığı ve bağlandığı miktarca fayda hâsıl olur. Onların kabirlerinden, çok fayda alınır. Fakat ruhlarına bağlanmak, yani rabıta yapmak daha faydalıdır.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki:
Büyük bir zatın kabrini ziyaret eden kimse, ona rabıta ederse, yani dünya işlerini hiç düşünmeyip, kalbine hiçbir şey getirmeyip, o zatın ruhunu, his organları ile anlaşılamayan bir nur farz ederek, bunu kalbinde bulundurursa, o ruhtan, kendi kalbine bir şeyler akmaya başlar. Çünkü evliyanın ruhları, feyzlerin kaynağıdır. Kaynağı kalbine koyan, bunun feyzine, nimetine, bilinmeyen ihsanlarına elbette kavuşur. Ruhu kuvvetlenir, olgunlaşır.
5- Bir de, S. Ebediyye kitabında bildirildiği gibi özel râbıta şekli vardır. İtikadı bozuk veya fâsık kimselerin bu özel râbıtayı yapmaları zararlı olur. Bunların yapacakları ilk iş, itikatlarını düzeltmek ve haramlardan sakınmaktır. Ondan sonra, istenirse, özel râbıta da yapılabilir. Az yapmak da caizdir, ancak az yapılınca, tesiri de az olur. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki:
Rabıtasız zikretmek, insanı ilerletmez. Zikretmeden râbıta yapmak, ilerletir. Râbıta, her işte yardımcıdır. Zikre yardımı ise, pek çoktur. Allahü teâlânın evi olan kalbi, nefsin ve şeytanın hilelerinden temizler. Zikrin yerleşmesi için kalbi hazırlar. (S. Ebediyye)
Bu büyük nimeti elden kaçırmamalı ve büyükleri tanıyan, seven salih kimselerle birlikte olmalı, kitaplarını her gün az da olsa, düzenli olarak okumalı, kabirlerini edeple ziyaret etmeli ve böylece her zaman irtibat halinde olmaya çalışmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder